Hayatımızın belirli dönemlerinde duygusal olarak tıkanabilir, içinden çıkamadığımız düşünce döngülerine sıkışabiliriz. Tam da bu noktalarda terapi fikri aklımıza gelir. Ancak terapiye başlamak kolay değildir. Özellikle ilk seans, birçok kişi için kaygı verici bir deneyim olarak görülür. Bu yazıda, terapiye başlamak isteyen bireylerin yaşadığı ilk seans korkularını psikolojik bir çerçevede ele alacağız.
Terapiye Başlama Süreci: Zorlayıcı Bir Adım mı?
Terapiye başlamak, kişinin kendini tanımaya cesaret ettiği anlamına gelir. Ancak bu adımı atarken birçok duyguyla baş etmek gerekir:
- Ya işe yaramazsa?
- Psikolog beni yargılar mı?
- Ne anlatacağımı bile bilmiyorum…
Bu sorular çok yaygındır ve aslında oldukça insani bir deneyimi yansıtır: bilinmeyene karşı duyulan kaygı.

İlk Seans Kaygısının Psikolojik Temelleri
1. Yargılanma Korkusu
Bireyler, en mahrem duygularını bir yabancıya açmanın nasıl hissettireceğini bilemezler. Psikolojik olarak bu, savunma mekanizmalarının devreye girmesine neden olur. Ancak terapist, yargılayan değil, anlayan ve destekleyen bir uzmandır.
2. Kontrolü Kaybetme Endişesi
Terapi, duyguların serbestçe ifade edildiği bir ortamdır. Bu durum bazı bireylerde, özellikle duygularını kontrol etmeye alışmış olanlarda, kaygı yaratabilir. Terapide “duygusal alan” güvenlidir ve bu alan içinde yaşanan her şey kontrollü bir süreçtir.
3. “Delilik” Algısı
Ne yazık ki bazı bireyler hala terapiye gitmeyi zayıflık ya da “akıl hastalığı” ile eşleştirir. Oysaki psikoterapi, ruhsal sağlığı korumak ve güçlendirmek için başvurulan bilimsel bir yöntemdir. Terapiye gitmek, güçlü bir farkındalığın işaretidir.

İlk Seans: Neler Olur?
İlk seans, terapi sürecinin temelini oluşturur. Genellikle şu şekilde ilerler:
- Tanışma: Terapist ve danışan birbirini tanır. Bu süreçte danışan, terapiye neden başvurduğunu anlatır (ya da anlatmakta zorlanabilir, bu da normaldir).
- Beklentiler: Terapist, danışanın beklentilerini öğrenmeye çalışır. Danışan bu süreçte hedeflerini tam olarak ifade edemeyebilir ve bu, sürecin doğal bir parçasıdır.
- Terapötik ilişki kurulur: Danışanın güven duymaya başlaması için ortam oluşturulur.
İlk Seans Kaygılarını Hafifletmenin Yolları
1. Hazırlıklı Gitmek
İlk seanstan önce neler hissettiğini yazmak, ifade edilmesi güç duyguların dışa vurumunu kolaylaştırabilir.
2. Açık ve dürüst olmak
Kendinizi ifade etmekte zorlandığınızı terapistinizle paylaşmak bile sürece büyük katkı sağlar. Unutmayın, terapide “doğru” ya da “yanlış” cevaplar yoktur.
3. Zaman tanımak
İlk seans her şeyi çözmek için değil, sürece başlamak içindir. Kendinize zaman tanıyın.

Terapiye Gitmenin Faydaları
Terapi yalnızca “sorunlu” zamanlarda başvurulan bir destek değildir. Bireylerin iç dünyasını keşfetmesini sağlar, düşünce kalıplarını fark ettirir ve kişisel gelişimi destekler. Araştırmalar, düzenli terapi gören bireylerin yaşam memnuniyetinin ve problem çözme becerilerinin arttığını göstermektedir.
Psikoloğun Rolü
Bir psikolog olarak, danışanların ilk seans kaygılarını anlamak ve bu süreci kolaylaştırmak bizim temel sorumluluğumuzdur. Terapide güven ilişkisi olmazsa olmazdır. Bu nedenle ilk seansta temel hedef, bu güven ortamının temellerini atmaktır.
İlk Seans Sonrası: Ne Beklenmeli?
İlk seanstan sonra bazı danışanlar kendini hafiflemiş hissederken, bazıları karışık duygular içinde olabilir. Bu da normaldir. Süreç ilerledikçe, belirsizlikler azalır, kişi duygularını daha rahat ifade etmeye başlar.

Terapiye Gitmeyi Ertelemeyin
Terapinin zamanlaması her birey için farklıdır, ancak çoğu zaman terapiye en çok ihtiyaç duyulan anda değil, artık dayanamayacak hale gelindiğinde başvurulur. Oysa terapi, bu noktaya gelmeden de fayda sağlayabilir.
Unutmayın: Terapi bir yolculuktur. İlk adımı atmak her zaman en zorudur ama en gerekli olandır.
Sonuç olarak, terapiye başlamak zor olabilir ama bu zorluk, kişisel gelişimin en önemli kapısını aralayabilir. İlk seans korkuları, sürecin doğal bir parçasıdır. Onları tanımak, kabul etmek ve üzerine gitmek; terapi sürecine güçlü bir başlangıç yapmanızı sağlar.
Uzman Klinik Psikolog Mehmet Berkay Ülker