Birçok insan ayrılığı, bir ilişkinin resmî olarak bitişiyle eş tutar. Oysa günümüzde ilişkiler çoğu zaman bitmeden bitiyor. Yan yana olunmasına rağmen kalplerin çoktan uzaklaştığı, birlikte vakit geçirildiği halde ruhen yalnız kalınan bir süreç yaşanıyor: doyurulmamış bir bağ, sessiz bir ayrılık.
Psikoterapist Esther Perel bu durumu şöyle tanımlar: “Bir ilişkide yalnız kalmak, yalnızken yalnız kalmaktan çok daha ağırdır.” Çünkü kişi partnerinin yanında olmasına rağmen duygusal bağın koptuğunu hissettiğinde, terk edilmişliğin en yoğun halini yaşar.

Sessiz Ayrılık Nasıl Başlar?
Sessiz ayrılıklar genellikle yüksek sesli kavgalarla değil, küçük sessizliklerle başlar:
- “Bugün de anlatmayayım” diye sustuğumuzda,
- “O zaten anlamaz” diyerek duygularımızı geri çektiğimizde,
- Birlikte olunan zamanın, sadece aynı odada telefon ekranına bakarak geçtiği anlarda.
Zamanla iletişim azalır, duygu paylaşımı kaybolur ve ilişki, görünürde devam etse de
aslında boş bir kabuğa dönüşür.

Duygusal Terk Edilmenin Belirtileri
Klinik psikoloji literatüründe “duygusal ihmal” olarak geçen bu durumun işaretleri şunlardır:
- Partnerin duygusal ihtiyaçlarına cevap verilmemesi,
- Dinlenilmediğini, görülmediğini hissetmek,
- Yan yana olunmasına rağmen sürekli yalnızlık hissetmek,
- Temasın azalması: dokunmalar, bakışmalar, küçük jestlerin yok olması.
Bir danışanın sözleri bu tabloyu net bir şekilde ortaya koyuyor:
“Eşimle aynı evde yaşıyoruz ama ben onunla değil, sanki gölgesiyle birlikteymişim gibi hissediyorum.”

Psikolojik Etkileri
Sessiz ayrılıklar kişide yoğun yalnızlık, değersizlik ve terk edilme duygusu yaratır. Zamanla kaygı bozukluklarına, özgüven kaybına ve depresif duygu durumlara yol açabilir. Araştırmalar, duygusal bağın kopmasının fiziksel ayrılıktan çok daha ağır bir yas süreci yarattığını göstermektedir.
Psikolog John Gottman’ın çalışmalarına göre, bir ilişkide duygusal bağın kopması en güçlü ayrılık habercisidir. Yani bitiş aslında çok önce başlamıştır.

Çözüm Mümkün mü?
Sessiz ayrılıklar geri döndürülebilir. Bunun için en önemli adım, iletişimin yeniden inşasıdır.
- Duyguları açıkça ifade etmek,
- Dinlemeyi ve anlamayı öğrenmek,
- “Birlikte vakit” yerine “bağ kurulan vakit” yaratmak,
- Gerekirse çift terapisine başvurmak.
Unutmamak gerekir ki, ilişkiler sadece birlikte yaşamak değil, birlikte hissetmektir. Yan yana olmak yetmez; kalplerin de yan yana durması gerekir.
Modern çağın ilişkilerinde sessiz ayrılıklar giderek daha fazla görülüyor. Bu nedenle ilişkilerimizi sadece “devam ediyor mu?” sorusuyla değil, “yaşatılıyor mu?” sorusuyla değerlendirmek gerekiyor.
Çünkü en acı ayrılık, aslında çoktan terk edilmiş bir bağın hâlâ sürüyor gibi görünmesidir.
İlişkiler üzerine diğer makalelerimiz için bakınız.
Psikolog Melike Reyyan Gürgen