İkili İlişkilerde Bağlanma
İkili İlişkilerde Bağlanma
Anne karnından başlayan ,anneyle ilk temasla devam eden ve ordan alınan bağlanma örüntüleriyle yetişkinliğe doğru yol alan bir şekilde ilişkiler kurarız. Bazen bu ilişkiler aile içinde bazen arkadaşlıkta bazen romantik ilişkilerde bazense profosyonel ilişkilerde kurulur. Kişinin ilk teması annesiyle başlar ilk ilişkisi fakat kişinin asıl ilişkisi kendinden devam eder bu ilişkilerin dinamikleri hep kişinin kendiyle kurduğu ilişkinin bileşenleridir.
İKİLİ İLİŞKİ NEDİR ?
İki şey arasında oluşan bağ , yakınlık ,bağlantı ve temastır. Hepimiz ruhsal ,zihinsel ve bedensel olarak büyürüz. Ruhsal olarak büyümek için konuşmaya, ilgi görmeye , onaylanmaya bunun için de birilerinin varlığına ihtiyaç duyarız. Bunun için ise ikili ilişkiler kurarız bu bazen anneden alacağımız bir öğütle bazen sevgilimizden duyacağımız bir sevgi temasıyla bazen iş yerinde aldığımız bir tebrikle olur. Duygusal yakınlık , sosyal bağlar , iletişim kurma isteği insanın doğasında var. İkili ilişkiler insanın yaşam kalitesini arttıran bir faktördür. Ama her zaman olumlu yönde seyretmez bazen ilişikide çatışmalar ve uyumsuzluklar başladığı yerde ilişki hem zedelenir hem ilişkiyi yaşayan kişilerin yaşam kalitesi etkilenir. Kişi özellikle olumsuz ilişkiler yaşadığında hiçbir şey yapmak istemez bazen gereğinden fazla bağlanır olumsuzluğa rağmen ,bazen kaçar çözümlemek istemez, bazen olduğu gibi kabul eder peki neden biri daha denge sağlarken diğeri baş edemez ? Kişilerin genetik yatkınlıkları kişilik özellikleri bir yana bu bağ ve bağlanma örüntüsünün temelini bebeklikten alır o yüzden bazısı daha güvenli ilişkiler yaşarken bazısı kaçıngan bağlanır . Peki bağlanma nedir ? Bağlanma teorisi nasıl oluşur ? Kişi ilişki yaşarken sadece kendi iradesiyle mi yaşıyor yoksa bunun temeli daha o karar vermeden mi oluşuyor?
Bağlanma Nedir ? Bağlanma Teorisi Nedir ?
İnsan bir başkasıyla bağ kurmadan var olabilir mi ? Hatta daha genele yayarsak bir canlı bir bağ kurmadan yaşamını sürdürebilir mi ? İnsanlar sosyal varlıklardır diğer insanlara sadece temel ihtiyaçları için bir araç olarak bakmazlar. Kendilerini bir başkasının yanında güvende ,huzurda hissetmeye ihtiyaç duyarlar. Bebek daha anne karnından bunu hisseder.
Yenidoğan bir bebek için sıcak bir temas , iyi sağlanmış koşullar ,emzirme gibi faktörler önem taşır. Temel ihtiyaçları bir yana bebek mutlu ve tatmin olmayı bekler. Bebekle anne arasında ya da bebekle bakımveren arasında oluşan yakınlık bağının temeli yetişkinliğe doğru uzanır. John Bowlby’e göre bağlanma ‘insanlar arasında devamlılık gösteren psikolojik bir bağlılıktır.’ Bowlby ‘e göre bağlanma evrimsel bir geçmişe dayanır . Ona göre bakımveren her kimse bebeğe güvenlik ve koruma sağlamalıdır. Çünkü bebek bakımverenle kurduğu bağ sayesinde hayatta kalma şansını arttırır. Kurulan ilişki sadece sosyal değil aynı zamanda biyolojik bir ihtiyaçtır da. Bizler yetişkinliğimizde ağladığımızda, kendimizi mutsuz hissettiğimizde nasıl ki başımızı yaslayacak bir omuz arıyorsak bebekler de stres altındayken bakımverenleriyle yakınlık arama ihtiyacı duyarlar. Annenin sadece beslenme ihtiyacından çok daha öte olan bağlılığı sağladığıyla ilgili çalışmalar yapan psikolog Harry Harlow bununla ilgili etik açıdan oldukça tartışmalı bir deney yaptı. Bu deneyde içerisinde çokça maymunun olduğu bir düzenek kuruldu . Kendi ortamında büyüyen maymunlar çiftleşiyor, bu çiftleşmelerden yavrular doğuyordu ancak bu yeni doğan yavrular anneleri ile temas ettirilmiyordu , ebeveynleri onlardan ayrı tutuluyordu. Bu yavrular ihtiyaçlarını Harlow ve ekibine tutunarak gideriyorlardı. Bir bakıma onları anneleri olarak kabul ediyorlardı. Ama görüldü ki anneleri olarak kabul ettikleri kişiler annelerinin yerini tutmuyordu . Zamanla akranlarıyla olan iletişimleri değişkenlik göstermeye , dış çevreye karşı asosyal ve çekingen hatta saldırganlaştıkları gözlemlendi. Daha genel bir ifadeyle normal maymunlar gibi davranmıyor ve yaklaşmıyorlardır. Bu temel altyapıyla maymunlara bir düzenek kuruldu . Yan yana iki anne modeli konuldu. Biri demir telden diğeri ise maymunu andıran pelüş bir yapıda yapıldı. İlk deney aşamasında pelüş olanın elinde süt ihtiyacını gidermek için biberon vardı telden yapılanın ise elinde biberon yoktu. İlk aşamada yavrular ikisini de seçmediler. Çünkü yabancı gördüler o yüzden bir anne figürü oluşmadı. Daha sonrasında ise yavrular pelüş olanı seçti. Sonucu doğrulamak için ikinci bir deney modeli oluşturduklarında ise bu durumun tersini uyguladılar. Yavruların tamamına yakını yine pelüş maymuna yöneldi. Süt içebilmek için telden yapılmış anne modeline gittiler ancak işlev tamamlanır tamamlanmaz hemen pelüş olana gidip sarılma ihtiyaçlarını onunla giderdiler. Sonuç olarak ise; o zamanlarda düşünülenin aksine, anneliğin yalnızca beslemekten ibaret olmadığını , yaşadığımız çevredeki tehlikelere bizi hazırlayan ve bize sosyal dengeleri nasıl kuracağımızı öğreten güvenli bir liman olduklarını Harlow bu deneyler ile göstermiştir. Böylelikle bebekler dünyayı keşfetmek için , hayata karşı bir güven duygusu yaşamak için her zaman güvenli bir üs ihtiyacı ararlar. Bu yüzden bağlanmanın ana etkeni yemek değil ilgi ve duyarlılıktır. Bağlanma için 0-5 yaş aralığı önem taşır çünkü bu aralıkta bebek güvenli bağlanma geliştirmediyse gelecekteki sosyal ilişkilerde ona göre şekillenir . Bebek ya güvenli bağlanır ya güvensiz bunlar da kendi içinde kaçıngan bağlanma, dağınık bağlanma , kaygılı bağlanma olarak ayrılır.
Bağlanma Türleri
Güvenli Bağlanma
Bakımveren bebeğin ihtiyaçlarına karşı duyarldır. Bebek ailesi yanından gitse bile geri döneceğini bilir o yüzden ailesinden ayrı kalabilir. Korktuğu zaman ailesiyle rahatlayacağını bilir. Yetişkin olduklarında bu tarz bağlanmış kişiler kalıcı, sağlıklı,güvenle inşa edilmiş ilişkiler yaşarlar. Hem kendilerine hem dış çevreye güvenirler. Dünya onlar için güvenlidir. Duygularını ifade etmekte ve yaşamakta zorluk çekmezler.
Kaygılı Bağlanma
Bakımveren bebeğe karşı mesafeli yaklaşır. Bağlandığı kişi yanından gittiğinde bebek sakin kalmakta zorlanır. Bağlandığı kişi yanına gelse dahi bu kaygı bir süre devam eder. Bu tarz bağlanmış kişiler yetişkinliklerinde karşı tarafa bağımlı ,kaygılı sosyal ilişkiler kurarlar. Kendilerine güvenmezler fakat karşı tarafa güven duyarlar. Kendi belirsizlikleri bir yana dünya da onlar için belirsiz bir yerdir.
Kaçıngan Bağlanma
Bakımverenin bebeğe karşı soğuk ve mesafeli olduğu bir bağlanmadır. Bağlandığı kişi bebeğin yanından gitse dahi bile bebek bunu fark etmez geldiğinde ise tepkisiz kalır. Bu tür bağlanan kişiler yetişkinliklerinde ilişki yaşamakta zorlanırlar. Kendileri dışında kimseye güvenmezler , ilişkileri kendi çıkarları üzerinde kuruludur. Dünya onlar için güvensizdir.
Dağınık Bağlanma
En sağlıksız olan bağlanma tipidir. Genellikle bakımveren patolojik bir duruma sahiptir. (Borderline Kişilik Bozukluğu gibi ) Çocuğun ihtiyaçlarını görmez ve ilgilenmez. Çocuk bakımveren gidince huzursuzlanır fakat bakımveren dönse bile sakinleşmez bakımverene yakınlaşsa bile kısa bir süre geçmeden hemen uzaklaşır. Bu tarz bağlanan kişiler yetişkinliklerinde ne kendilerine ne başkalarına güvenmezler.