“İfade edilmeyen duygu, asla ölmez. Canlı canlı gömülür… ve
sonunda başka yollarla ortaya çıkar.”
— Sigmund Freud
Günümüzde, bedenimizle ilişkimiz çoğu zaman sadece dış görünüşten ibaret. Ne kadar sağlıklı göründüğümüz, kaç kilo olduğumuz, nasıl kıyafetler giydiğimiz üzerinden kendimizi tanımlıyoruz. Ancak beden dediğimiz bu mucizevi yapı, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir taşıyıcıdır. Gözle göremediğimiz, kelimelere dökmediğimiz duyguların, bilinçdışına itilen düşüncelerin sessizce saklandığı bir depo…
Bazen anlam veremediğimiz baş ağrıları, geçmeyen mide rahatsızlıkları, boğazda bir yumru, göğsümüzde bir sıkışma… Belki de beden, bizimle konuşmaya çalışıyordur.
Sessizce ama ısrarla…

Psikosomatik Nedir? Bedenin Dili Nasıl Konuşur?
Psikosomatik kelimesi, “psike” (ruh) ve “soma” (beden) sözcüklerinin birleşiminden gelir. Yani, ruhsal süreçlerin bedensel etkilerini ifade eder. Duygusal zorluklar, travmalar, bastırılmış öfke, yas tutulmayan kayıplar ya da dile getirilemeyen korkular… Tüm bunlar bedenimizde birer semptoma dönüşebilir. Çünkü duygu bastırıldığında yok olmaz; yalnızca şekil değiştirir.
İfade edilemeyen, görmezden gelinen veya ‘aklımızla unuttuğumuzu sandığımız’ duygular, bedenin diliyle yeniden karşımıza çıkar. Tıpkı çocukken ağlayamadığımız bir olayın, yıllar sonra nedensiz panik ataklarla geri dönmesi gibi…
Bir Baş Ağrısı, Sadece Baş Ağrısı mıdır?
Bir danışanım, haftalardır süren baş ağrılarından yakınıyordu. Nörolojik tetkikler temizdi, ilaçlar işe yaramıyordu. Seanslarımız ilerledikçe fark ettik ki, yıllardır bastırdığı öfkesi ve kendini ifade edemeyişi başına sıkışmıştı adeta. Kelimelerin çıkamadığı yerde, baş ağrısı devreye girmişti.

Neler Olabilir Bu Psikosomatik Belirtiler?
Aşağıdaki rahatsızlıklar elbette önce tıbbi olarak değerlendirilmelidir. Ancak çoğu zaman altında psikolojik bir neden olabilir:
- Sürekli mide yanması veya gastrit (bastırılmış öfke, stres)
- Boğazda düğümlenme (ifade edilemeyen duygular, yutulmuş sözler)
- Nefes darlığı (kaygı, travma sonrası tepkiler)
- Kas ağrıları, sırt-bel tutulmaları (yük taşıma metaforu)
- Cilt problemleri (özsaygı problemleri, bastırılmış öfke)
- Kalp çarpıntısı (duygusal bastırma, yoğun kaygı)
“Hastalıklar Sadece Tıbbi Değil, Aynı Zamanda Mesajcıdır.”
Louise Hay bu konuda şöyle der:
“Her hastalık, çözülmemiş bir duygunun beden üzerindeki yankısıdır.”
Beden bir düşman değildir. O, susturduğumuz duyguların son temsilcisidir. Gözyaşını tutan gözden, sesi bastıran boğazdan, sevilmemiş bir kalpten gelir ağrılar. Bu yüzden önce durup bedenimizi duymayı öğrenmeliyiz.

Bedeninle Konuşmayı Öğrenmek: Nereden Başlamalı?
Fiziksel Belirtilerini Günlük Tut
Kendine şu soruları sor:
- Bugün bedenimde ne hissettim?
- Bu hissin olduğu anda ne yaşıyordum?
- Bu ağrı/rahatsızlık bana ne anlatmaya çalışıyor olabilir?
Duygularını Bastırma, Onlara Alan Aç
Öfke, korku, üzüntü, kıskançlık gibi “istenmeyen” duygular bastırıldığında fiziksel olarak kendini gösterebilir. Duyguları bastırmak yerine tanımaya çalış.
Nefes ve Bedensel Farkındalık Pratikleri
Duygular bedenin derinliklerinde saklıdır. Yoga, nefes egzersizleri ve meditasyon, o duygu katmanlarına ulaşmanın yollarıdır.
Psikolojik Destek Al
Beden dilini anlamak bazen tek başına kolay olmayabilir. Travmalar, geçmiş deneyimler ya da çocuklukta öğrenilen bastırma mekanizmaları çözümlenmedikçe bedensel belirtiler devam edebilir.
Duygularını Konuşamadığın Yerde, Bedenin Konuşur.
Beden bir arıza vermez. Aksine, iyileşme talebiyle sinyal gönderir. Eğer onu dinlemezsen, sesini yükseltir. Önce hafif ağrılarla, sonra tekrarlayan rahatsızlıklarla, sonra da kronikleşen bir yorgunlukla…
Beden seni terk etmez. Her an seninledir. Sana taşıyamadığını gösterir. Sadece onunla konuşmayı öğrenmen gerekir.
“Bedenime iyi bakıyorum” demek, yalnızca sağlıklı beslenmek ya da spor yapmak değildir. Aynı zamanda onu anlamak, onunla empati kurmak, onun sinyallerine kulak vermektir.

Son Söz: Bedeninle Barış, Ruhuna İyilik Olarak Dönecek
Ruh ve beden ayrılmaz bir bütündür. Duygular, iç dünyamızın enerjisel dili; beden ise bu dili dış dünyaya tercüme eden elçidir. Her baş ağrısı bir sorudur. Her mide yanması bir cevap…
Soruları susturmak değil, anlamaya çalışmak; cevapları bastırmak değil, çözümlemeye
çalışmak iyileşmenin ilk adımıdır.
Unutma:
“Bedenin sesi, ruhun fısıltısıdır.”
Onu duymaya hazır mısın?
Psikolog Melike Reyyan Gürgen